Rusya’ya karşı savaş hazırlığı, AB’ye karşı güç gösterisi

Avrupa Gündemi’nde bu hafta Rusya’ya karşı düzenlenen NATO tatbikatında güç gösterisi yapan Almanya, Fransa’da hükümete karşı yeni eylem takvimi ve İngiltere’de yeni sol parti hazırlıkları var
Rusya’ya karşı savaş hazırlığı, AB’ye karşı güç gösterisi

Rus İHA’larına karşı Baltık semalarında gece uçuşları yapan NATO uçaklarına paralel olarak bölgede NATO’nun “Quadriga” tatbikatı yapılıyor. Tatbikatın liderliğini Almanya üstlendi. Almanya, bu tatbikatla sadece Rusya’ya değil AB ve NATO ülkelerine ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor. Hamburg Limanında yapılan Red Storm Bravo tatbikatı ise bugün sona eriyor.

Fransa’da sekiz büyük sendikanın oluşturduğu ortak platform Intersyndicale, Macron’un yeni atadığı Başbakan Sebastien Lecornu ile 24 Eylül’de yapılan görüşmeden sonuç çıkmaması üzerine 2 Ekim’de yeniden grev ve kitlesel eylem çağrısı yaptı. CGT sendikal konfederasyonunun dergisi NVO’dan seçtiğimiz makale, yeni başbakanın eski başbakanın bütçesini sürdürmek istediğine dikkat çekerken sosyal haklara yönelik saldırılara karşı emek cephesinin öfkesinin, tüm siyasi manevralara rağmen hâlâ dinmediğini aktarıyor.

İngiltere’de bu hafta öne çıkan tartışmalardan biri, yeni bir sol parti ihtimali. The Guardian Yazarı Andy Beckett, Jeremy Corbyn ve Zarah Sultana’nın öncülüğündeki “Your Party/Senin Partin” girişimini ele aldığı yazısında, partinin henüz yarı kurulmuş olsa da büyük bir potansiyele sahip olduğunu vurguluyor. Beckett’e göre, siyasetin tıkandığı ve seçmenlerin huzursuz göründüğü bir dönemde bu tür bir çıkış, İngiliz soluna yeni bir alan açabilir.

Rusya’ya karşı savaş hazırlığı

German Foreign Policy

Almanya

Şu sıralar Alman Hava Kuvvetlerine ait önleme uçakları Rus askeri uçaklarını engellemek için Baltık Denizi üzerinde uçuş yaparken, Alman ordusu da büyük Quadriga tatbikatı kapsamında Rusya’ya karşı olası bir savaş provası yapıyor.

Birkaç hafta süren tatbikata, çeşitli NATO ülkelerinden askerler katılıyor; Alman liderliğinde, eylül ayı sonuna kadar bir dizi birbiriyle bağlantılı tatbikat kapsamında Baltık ülkelerine konuşlanma ve orada savaşma konusunda resmi olarak eğitim alıyorlar. Tatbikatın planlanması ve uygulanmasından Rostock’taki Deniz Kuvvetleri Komutanlığı sorumlu. Alman Ordusu Harekat Komutanlığı, çoğunluğu Alman askeri personelinden oluşan 14 NATO ülkesinden askerlerin operasyonlarına liderlik ediyor. Kısmi tatbikatlar, diğer şeylerin yanı sıra, Almanya’ya asker konuşlandırılmasını, sivil feribotlar kullanılarak muharebe birliklerinin Baltık Denizi üzerinden nakledilmesini ve NATO’nun doğu kanadındaki birliklere lojistik ve tıbbi destek sağlanmasını içeriyor. Alman ordusu ayrıca yedek askerlerden, sivil altyapıdan, polis ve itfaiye gibi acil durum hizmetlerinden ve çeşitli sivil aktörlerden de yararlanıyor.

Alman ordusuna göre, Quadriga adlı büyük tatbikat, ağustos ayından bu yana 8 bin Alman askeri ve müttefik ülkelerden yaklaşık 400 askeri personelin “Alman ve müttefik silahlı kuvvetlerinin gerçekçi koşullar altında operasyon hazırlığını, hareket kabiliyetini ve sürdürülebilirliğini test ettiği ve gösterdiği” “birkaç büyük ölçekli konuşlanma ve muharebe tatbikatı” içeriyor. Tatbikat sırasında ordu, Baltık ülkelerinde “kriz ve savaş koşulları altında” askeri faaliyetleri eğitiyor. Tuğgeneral David Markus, Quadriga’nın “Sıradan bir tatbikat olmadığını” şöyle açıklıyor: “Esasen hazırlandığımız senaryo bu. Ve bu, askerlerimin ve kadınlarımın karşılaşabilecekleri durumlara karşı farkındalığını artırıyor.” Manevranın “temel amacı” ordunun operasyonel hazırlığını artırmak. Bu amaçla, askerler tatbikat sırasında bir dizi askeri beceri geliştiriyorlar: Yürüyüş rotalarına daha aşina oluyorlar. Doğuda kara, deniz ve hava yoluyla; iç güvenlik güçlerinin konuşlandırılmasını güvence altına almak, Eurofighter ile süpersonik ve alçak irtifa uçuşları yapmak, savaş gemilerinden limanlar üzerinden sivil sağlık sistemine tıbbi kurtarma zincirleri kurmak, insansız hava aracı savunması yapmak, operasyonlar sırasında büyük birliklere yakıt sağlamak, Finlandiya’daki Quadriga kapsamında özel kuvvetlerin konuşlandırılması ve olası bir operasyon alanı olan Letonya’nın keşfi için eğitim veriyorlar. “Mümkün olduğunca gerçekçi” bir eğitim sağlamak için, Quadriga’nın bazı bölümleri, askeri eğitim alanlarının dışında, sivil yaşamın ortasında, “serbest dolaşım tatbikatları” olarak adlandırılan şekilde yürütülüyor.

Alman ordusuna göre, Quadriga’nın özü, Litvanya’ya “Büyük ölçekli bir silahlı kuvvet konuşlandırılması”. Alman ordu birliklerinin Polonya üzerinden Litvanya’ya “kara yürüyüşü” ile ulaşması iki gün sürdü. Daha önce bazı araçlarını donanmaya teslim etmişler ve donanma da bunları sivil feribotların yardımıyla Baltık Denizi üzerinden Litvanya’ya göndermişti. Amaç, “Baltık Denizi’ndeki donanmaların askeri kabiliyetlerini güçlendirmek” olarak belirtiliyor. Manevra komutanlığı, “kara kuvvetlerinin Litvanya’ya stratejik deniz taşımacılığı”nın yanı sıra, ilk kez sivil ticaret gemilerine refakat etme eğitimi de aldığını belirtiyor. Alman ordusuna göre, çok uluslu deniz birlikleri ilk olarak Kiel’de toplanmış, ardından Alman komutası altında Baltık Denizi’ne açılmıştı; tam da 1 Eylül’de, yani 1939’da Almanya’nın Polonya’yı işgalinin yıl dönümünde. Ordu raporlarına göre, “Öndeki gemilerin makineli tüfeklerinin gümbürtüsü duyuluyor, etrafa saçılan sular görülüyor ve barut dumanı kokusu alınabiliyor”du. Finlandiya’da Alman askerleri Quadriga’ya katıldı ve “Finlandiya topraklarında bugüne kadarki en büyük özel kuvvet tatbikatı” yapılıyor.

Quadriga 2025, Quadriga 2024 ve Hava Savunmacısı 2023’ten sonra, Almanya’nın NATO içindeki liderlik hedeflerini vurguladığı üçüncü büyük ölçekli tatbikat. Bu büyük ölçekli çok uluslu tatbikatlar NATO tatbikatları olsa da Federal Almanya Cumhuriyeti tarafından planlanmakta ve her şeyden önce Federal Almanya Cumhuriyeti tarafından yönetilmekte. “Quadriga, Berlin’in yalnızca Moskova’ya değil, aynı zamanda NATO ve AB’deki müttefiklerine de gönderdiği bir işaret.

Çeviren: Semra Çelik
2 Ekim’de yeni eylem / Sarah Delattre (NVO/ Fransa
)


Başbakan Sebastien Lecornu ile 24 Eylül’de yaptıkları görüşmeyi “Kaçırılmış bir fırsat” olarak nitelendiren sendikaların ortak platformu, hiçbir net yanıt alamadıklarını belirterek 2 Ekim’de yeni bir seferberlik günü ilan etti.


Sendikaların deyimiyle “Top hükümetin sahasındaydı”. Başbakan ise onu değerlendiremedi. Lecornu ile yapılan görüşmenin ardından, tüm sendikalar (CFDT, CGT, FO, CFE-CGC, CFTC, Unsa, FSU, Solidaires) 2 Ekim Perşembe günü yeni bir seferberlik ve grev günü kararı aldı. 18 Eylül’de sekiz sendikanın çağrısıyla gerçekleşen eylemin ertesi günü bu sendikalar, Sebastien Lecornu’ya bir ültimatom vermişti. 19 Eylül’de CGT’de okunan ortak bildiride, (Eski Başbakan) Bayrou bütçe tasarısının terk edilmesi, yasal emeklilik yaşının 64’e yükseltilmesinden vazgeçilmesi, büyük servetler ve çok yüksek gelirlerin vergilendirilmesini sağlayacak düzenlemelerle vergi adaleti, kamu yardımlarının koşullara bağlanması, kamu hizmetleri için kaynak sağlanması talep edilmişti.
Hiçbir şey söylemeyen bir sfenks

Bir sendika kaynağına göre “Hiçbir şey söylemeyen bir sfenks”e benzetilen Başbakan ile iki buçuk saatlik görüşmenin ardından, çalışanların temsilcileri 24 Eylül’de beklentilerinin çok uzağında olduklarını ifade ettiler. CFDT’nin 1 numarası Marylise Léon, sendikalar adına şöyle konuştu: “Çalışma dünyasının meşru beklentilerine Başbakandan net cevaplar bekliyorduk. Özellikle maliye kanun tasarıları ve sosyal güvenlik finansman kanunu tasarısını yeniden gözden geçirmesini istiyorduk, bunu elde edemedik.”

Sendikaların bu görüşmeyi “Kaçırılmış bir fırsat” olarak nitelendirdiğini belirten CGT Genel Sekreteri Sophie Binet ise şöyle devam etti: “Beyaz yıl (sıfır zam) ve yardımların dondurulması, tıbbi katılım paylarının iki katına çıkarılması, 3 bin memur kadrosunun kaldırılması, kamu hizmetleri bütçesinin azaltılması… Bize bu yolların terk edildiğini söylemedi, bu da maalesef hâlâ masada oldukları anlamına geliyor. Sadece işsizlik sigortası reformunda geri adım atmaya hazır olduğunu anladık.”

Vergi adaleti talepleri ya da emeklilik yaşının 64’e çıkarılmasının kaldırılması konusunda da hiçbir şey yok. Yalnızca bu son noktada, emeklilik konulu toplantılarda tartışılan işin zorlukları ve kadın-erkek eşitliği önlemlerinin yeniden gözden geçirilmesine dair belirsiz bir söz. “Başbakan kopuştan ve somut taahhütlerden bahsetti. Şimdilik ne kopuş var ne de taahhüt” diyen Sophie Binet, masada üç istifa etmiş bakanın (Catherine Vautrin, Astrid Panosyan-Bouvet ve Laurent Marcangeli) bulunmasına da dikkat çekti.

Bu intersyndicale buluşması, Başbakanın sendikaları tek tek kabul etmesinden birkaç gün sonra gerçekleşti. 15 Eylül’deki bu görüşmede CGT, Sébastien Lecornu’ya yalnızca iki resmi tatil gününün kaldırılmasını rafa kaldırdığı için 20 üzerinden 1 not vermişti. Görünüşe göre notu hiç yükselmedi.
Baskıyı sürdürmek

Başbakanın genel politika konuşmasının hemen ardından Ulusal Mecliste güvenoyuyla karşı karşıya kalabileceği bir dönemde, sendikalar sokakta baskıyı sürdürmeye karar verdi. Eski Başbakan François Bayrou’nun temmuz ortasında açıkladığı 44 milyar avroluk bütçe kesintisi planı, çok yönlü bir toplumsal muhalefeti körükledi. Bu, 10 Eylül’de her şeyi durdurmaya yönelik bir yurttaş çağrısıyla başladı. CGT’nin de dahil olmasıyla bir dinamizm doğdu; işletmelerde bini aşkın grev çağrısı yapıldı ve 300 bin kişi sokaklara çıktı. Ağustos sonunda sendikaların ortak platformu, “dehşet müzesi” olarak nitelendirdikleri Bayrou bütçesine karşı 18 Eylül’de ortak bir seferberlik kararı aldı. Bu, 64 yaş emeklilik yasasına karşı haziran 2023’teki son gösteriden bu yana ilk kez gerçekleşti. Yetkililere göre 500 bin, sendikalara göre ise 1 milyon kişi sokaklara çıktı. Paris kortejinde, greve yabancı olan pek çok özel sektör çalışanı da yer aldı.

Çeviren: Ali Rıza Yıldırım

Für dich vielleicht ebenfalls interessant …

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert